Çölyak Hastalığı Nedir? Tedavisi Nasıl Olmalıdır?
28 Ekim 2019

Çölyak hastalığı, milattan önce birinci yüzyılda Orta Anadolu topraklarında yaşayan Kapadokyalı Aretaeus tarafından tanımlanmıştır. 

İlk defa Anadolu topraklarında tanımlanmış olan Çölyak hastalığı, genetik olarak yatkın bireylerde, buğday, arpa, yulaf ve çavdar gibi tahılların içindeki ‘gluten’ adı verilen bir proteinin ince barsakta oluşturduğu hasar ile karakterize otoimmün bir hastalıktır.

Çölyak hastalığına sahip bireyler; içerisinde bugday, arpa, yulaf, çavdar içeren besinler ile beslendiklerinde, ince barsakta immun(savunma) yanıtı oluşur. Vücudun verdiği bu yanıt, ince barsak yüzeyinde bulunan ve besinlerin emiliminden sorumlu villus denen yapıların hasarı ile sonuçlanır.

Dolayısıyla vücut büyüme, gelişme, normal fonksiyonlarını sürdürebilme için gerekli olan besin maddelerinden yoksun kalmış olur.

Tüm dünyada, 100 kişiden birinin çölyak hastalığı taşıdığı tahmin edilmekle birlikte, 2015 Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde 67.683 çölyak tanılı hasta olduğu bildirilmiştir. Epidemiyolojik çalışmalara bakıldığında, tanı koyulmamış asemptomatik yada minimal semptomatik çölyak hastalarının, tanı almış hastalara göre daha çoğunlukta olduğu düşünülmektedir.

Çölyak hastalığı genetik geçişli bir hastalıktır ve 1. Derece akrabalarda  % 8-18 arası geçiş riski taşımaktadır. HLA DQ2 ve HLA DQ8 molekülleri ile ilişkilidir.

KLİNİK BULGULAR NELERDİR?

ÇOCUKLUKTA GÖRÜLEN BELİRTİLER:
İnfant (bebeklik) döneminde klasik olarak : karın ağrısı, kramplar, gelişme geriliği, apati, kas kütlesinde kayıp, karında gerginlik ve şişkinlik hali, sulu ishal ile belirti verir.

ERİŞKİNLERDE GÖRÜLEN BELİRTİLER:

Barsaktan emilim bozukluğu sonucu; gece uykudan uyandıran ishal yada yemek sonraları görülen ishal şikayeti en sık görülen semptomlardandır. Bunun yanı sıra kilo kaybı, anemi (kansızlık), kas güçsüzlüğü, karında şişkinlik, karın ağrısı, bulantı, kusma şikayetleri de görülebilir.

Tanı konulmamış ve ilerlemiş hastalıklarda, karaciğer enzimlerinde yükselme, kaslarda atrofi, kas güçsüzlüğü,  kaslarda kramp girme hali, adet düzensizlikleri, infertilite (kısırlık), kemik erimesi, cilt hastalıkları, nörolojik bazı hasarlar da gelişebilir.

TANI NASIL KONULUR?

Çölyak hastalığından şüphe edilen bir kişide, alınan kandan spesifik serolojik testler (IgA Endomisyal Ab, IgA Doku Transglutaminaz, IgA veya Ig G Deamide Gliadin Ab ) ve üst gastrointestinal sistem endoskopisi sırasında alınan ince barsak biyopsisi ile tanı konulabilir. Arada kalınan vakalarda, HLA DQ2-DQ8 genetik testleri de kullanılabilir.

TEDAVİSİ NASILDIR?

Çölyak hastalığında TEKtedavi şekli gluten içeren yiyeceklerden uzak durmaktır. Tüketilmesi düşünülen tüm gıdaların, yiyecek ve içeceklerin, ilaçların öncelikle içeriğine bakıp,  glutensiz olduğundan emin olunmalıdır. Dışarıdan alınacak paketli gıdaların içerik kısmıları mutlaka okunmalıdır. 

Unutulmamalıdır ki glutensiz diyet hayat boyu devam edecektir. Asla kesintiye uğramamalıdır.

Glutensiz diyet başlangıcından sonra 48 saatten 2 haftaya kadar şikayetler düzelecektir. Ancak barsak iç yapısının yani histopatolojisinin düzelmesi, genellikle birkaç aydan 2 yıla kadar zaman alabilir. Diyete tekrar gluten dahil edilmesi halinde yapı tekrar bozulacaktır.

Glutensiz diyete ilave olarak demir, B12, folik asit, vitamin D, kalsiyum, çinko, bakır , magnezyum, vitamin C, Vitamin E desteği de sağlanmalıdır.

Çölyak krizi denilen ; şiddetli ishal, aşırı kilo kaybı, dehidratasyon, asidoz, hipokalsemi, hipoproteinemi gibi bulguların olduğu durumda glukokortikoidler kulanılabilir.

Gelecekte çölyak hastalığı ile ilgili kullanılabilecek ilaçlar konusunda çalışmalar sürmektedir. Ancak şuan için hastalığın tek tedavisi glutensiz diyettir.

HASTALARIN TAKİBİ NASIL OLMALI?
Hastalar hastalıkları ile ilgili çok iyi bilgilendirilmeli, çok iyi bir diyetisyen desteği almalı ve takiplerine önem vermelidir. 6 ayda bir yapılan rutin biyokimya, kan sayımı testlerine ek olarak, hastaların elektrolit, çinko, demir ve vitamin değerleri de istenebilir. Ayrıca hastalara yılda 1 kemik ölçümü testi de önerilmektedir. Diyetine kesinlikle uyduğu bilinen hastalara, tanıdan 2 yıl sonrasında üst gastrointestinal sistem endoskopisi yapılabilir, ancak şart değildir.

PROGNOZ (HASTALIĞIN SEYRİ):
Glutensiz diyete dikkat etmeyen çölyak hastalarında tekrarlayan enfeksiyon ve ince barsak lenfoması riski artmıştır. Aynı zamanda periferal nöropati, ataksi gibi sinir sistemini etkileyen patolojiler ve kemik kırıkları görülebilir. Çocuklarda ise diyete uyumsuzluk halinde gelişme geriliği sık görülür.

Doç. Dr. Gözde Derviş Hakim
SBÜ Tepecik EAH/ 
Gastroenteroloji Bölümü